Kelâmbaz

Osmanlı’da Kardeş Katli Mes’elesi

Çoğu insan sevdikleri için bazen büyük-küçük fedâkârlıklarda bulunabiliyor. Hele ki bu muhabbet vatana, millete, devlete, dine ise uğruna her şey fedâ edilebiliyor. İşte bu muhabbetin müntehâsında zuhur etmiş olan kardeş katli…

Çoğu insan sevdikleri için bazen büyük-küçük fedâkârlıklarda bulunabiliyor. Hele ki bu muhabbet vatana, millete, devlete, dine ise uğruna her şey fedâ edilebiliyor. İşte bu muhabbetin müntehâsında zuhur etmiş olan kardeş katli, günümüzde mesele hâline gelmiş ve Osmanlı’yı eleştirenlere veyâhud taşlamak isteyenlere konu olmuştur. Lâkin, “Osmanlı kötülensin de ne olursa olsun.” şuuruyla hareket eden güruhun anlattığının aksine bu mesele, gurur duyulacak bir meseledir. Zîrâ kötülenen bu mesele ve muhatabı olan padişahlarımız, ecdâdımız, biz milleti için, devletin bekâ u temâdisi için, din-i İslam için kendi kanından zerre tereddüt etmeden verebilmiş, fedâ edebilmiştir. Bu yapılanlara pek sathî bakan ve bırakın fedâkârlığı mesuliyet sâhibi olmaktan bile aciz insanlardan “Binlerce kişi öleceğine, devletim ve milletim için bir kardeşimi fedâ ederim.” şuuruyla hareket eden sultânlarımızı anlamalarını zâten beklemiyoruz. Günümüz “bilinciyle” Osmanlı “şuuru” idrâk edilemez. Elhasıl “Cumhuriyet kafasıyla Osmanlı anlaşılamaz.”

Osmanlı İmparatorluğunda kardeş katlini meşrûlaştıran birisi var. Mezkur güruhun ekseriyeti bundan bîhaberdir şüphesiz. Fâtih Sultan Mehmed Hân-ı Sânî Hazretleri, kardeş katlini meşrûlaştırmakla birlikte birde küçük yaştaki kardeşi Şehzâde Ahmed’i boğdurtarak öldürdüğü bir gerçektir. [*] Bu hâdiseyi kendisine göre yorumlayarak Fâtih Sultan Mehmed şöyle insandı, böyle insandı o öyle bir şey yapmaz demek iptidaî bir yanlıştır. Fâtih Sultan Mehmed gibi birisinin de beşikteki bebeği öldürtmesine inanmak istememeleri tabiîdir. Lâkin bu târihî bir hakikattir. Sultan Mehmed’i indirelim yerine şehzâdeyi geçirelim düşüncesine kapılan paşalara mâni olmak için Hz. Fâtih beşikteki kardeşini öldürtmüştür. Taht için en tehlikeli olan şey beşikteki şehzâdedir zîrâ tahta bebeği çıkardıkları takdirde devleti bebek idâre edemeyeceği için biri yâhud birileri tarafından idâre edilecektir. Bu sebeble bu katli mâkûl görüyoruz ve görmek mecburiyetindeyiz.

Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi vesellem) “O ne güzel komutan” övgüsüne mazhar olmuş birisi sizce bunun gibi ciddi bir dinî meselede yanlış yapabilir mi ? Ulemâ dahi tecviz (caiz görme) etmişken bizim halkımız kabûllenemiyor ne yazık ki.

Türklerde hânedan kanı kutsal sayılırdı. Binâenaleyh kardeş katlinde kan dökülmez, yay kirişiyle boğularak öldürtülürdü.

Meseleyi şer’en ele alacak olursak bu mesele İslâm hukukunda ‘Devlete İsyan’ suçu altında değerlendirilebilir. Cezası da tabiî ki îdamdır. Devlete isyan cezasının tatbik edilebilmesi için âsinin ayaklanması, ordu teşkil ederek iktidârı ele geçirmek istemesi gibi hâdiselerin bâriz sûrette zuhur etmesi lâzım gelir. Lâkin Osmanlı hukukçuları bu hâdiselerin zuhur etme ihtimâllerini de devletin huzurunu bozma, nizâm-ı âlemin ihlâli ve devletin bekâsının tehlikeye girmesi olarak yorumlamış ve kardeş katlini tecviz etmişlerdir. Yâni bir şehzâde tahta çıktığında beşikteki kardeşini öldürtüyorsa bunun sebebi o beşikteki şehzâdenin bir güruh tarafından kullanılarak tahta çıkarılması ve devletin o güruh tarafından idâre edilmesi (bebek idâre edemeyeceği için) veyâhud büyüdüğünde kendisi yâhud başkaları tarafından kullanılarak isyan edebilme ihtimâli var olmasıdır. Bunun gibi ihtimâller var olduğu için tedbir evvelden alınıyor. Hiç kimse gelecekte bu şehzâde isyan edecekti diyemez tabiî ki, lâkin isyan etmeyecek de diyemez. Devletin bekâsını tehdid etme ihtimâlinden mütevellid bu hâdiseler ulemâ tarafından caiz görülmüştür. Fâtih Sultan Mehmed Hazretleri de “fesâda sa’y” ihtimâlinden dolayı küçük yaştaki kardeşi Şehzâde Ahmed’i öldürtmüştür. (fesâda sa’y = fesâda girişme)

Bu meselenin yol açtığı hâdiseye misâl vermek icab ederse Cem Sultan Vak’ası başlı başına kâfi gelir. Bayezid Hân-ı Sânî’ye biat etmeyerek harbe yol açan ve akâbinde Avrupa’ya iltica eden Şehzâde Cem mâsum insanların ölmesine sebeb olmuştur. Bayezid Han ile harb etmek yerine biat etseydi mâsum kanı dökülmeyecekti değil mi ? Peki şimdi soruyorum size “Şehzâde Cem’in öldürülmesi/ölmesi mi daha mâkûl yoksa iki kişinin harbe girerek onlarca, yüzlerce, binlerce insanın kanının dökülmesi mi daha mâkûl ? Maalesef günümüzde bu suale “Benim oğlum yâhud kardeşim öleceğine bin kişi ölsün daha iyi.” şeklinde cevab verecek insanlar var şüphesiz. Bizde bu insanlardan “Bin kişi öleceğine benim oğlum yâhud kardeşim ölsün.” diyen ecdâdımızı idrâk etmelerini beklemiyoruz.

Kısacası fesâda sa’y zuhur ederse devlet içeride bu mesele ile meşgûl olurken dış güçler, düşmanlar fırsattan istifâde devletimize taarruzda bulunabilir ve devletimizin bekâsına gölge düşebilir. Bu hâdisenin zuhur etme “ihtimâli” bile var olduğu sürece devletin huzurunu bozması sebebiyle tedbir evvelden alınmıştır. Unutmayalım “İktidâr gölge kabûl etmez.”

 

“Bizde kadimden töredir kardeşe kıymak.”

 

 

[*] Neşrî, c.2 s.683 – Solakzâde c.1 s.189

 

Avatar

Mahmud Fâtih Yalbir

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!